Geyikli Denizi Nasıl? Bir Günün Hikâyesi
Hayat bazen seni alıp farklı yerlere sürüklüyor. Zamanla seni bir yerlerden alıp başka yerlere bırakıyor, ve hiç beklemediğin anlarda, gözlerindeki o bulanıklıkla bir manzarayla tanıştırıyor. Kayseri’de büyüdüm. Bu şehirde, dağların arkasında bir yerlerde, her şeyin daha sade olduğu ve insanın kendini rahatça bulabileceği bir atmosferde, küçük bir dünya vardı. Ama her zaman, o küçücük dünyadan uzaklaşmayı, başka yerlerde nefes almayı hayal ediyordum. Bugün, belki de ilk defa, o hayalini gerçekleştirdim.
Geyikli’ye gitmek kolay değil. Uzun bir yolculuk, hiç de kısa sayılmayacak bir mesafe, ama belki de tam ihtiyacım olan şeydi. Geyikli’nin denizi, Kayseri’den bakınca hep bir bilinmezdi. O kadar uzakta, o kadar yakındı. Bazen gideceğimi hayal eder, bazen de bu denizin gerçekte var olup olmadığını sorgulardım. Çünkü bir yerde, her şeyin gerçekliği, beklentilerle birbirine karışmıştı. Ve sonra o gün geldi. Denizin gerçekten var olduğunu, adını duyduğum her şeyin çoktan benim hayatımın parçası haline geldiğini fark ettim.
Geyikli Denizinin İlk İzlenimleri
Bir hafta sonu, sabahın ilk ışıklarıyla yola çıktım. Kalbimde, denizin sesiyle ilgili daha önce duyduğum ama hiç deneyimlemediğim o eski his vardı. İstanbul’dan sonra, Ege’nin sakin sularına yaklaşıyordum. Denizi görmek için sabırsızlandım. Ama bir yandan da şüphelerim vardı. Gerçekten de “deniz” mi diye sormadan edemedim. İçimden bir ses, beklediğimin çok daha fazlası olabileceğini söylüyordu.
Denize adım attığımda, içimdeki tüm karmaşa biraz sakinleşti. İlk görüşte bir hayal kırıklığına uğradım aslında. Sıcak bir yaz günüydü, denizin tuzluluğu bile bana yabancıydı. Yıllarca başka denizler gördüm. Kıbrıs’ta, Bodrum’da, Çeşme’de; her biri bir başka rüyadan fırlamış gibiydi. Geyikli’nin denizi, bu kadar farklıydı. Dalgalı, sert, ve bazen soğuk. Ama işte, o an hissettiğim bir şey vardı: “Bu da bir deniz, ve burası da gerçek.”
İlk başta umutsuzdum. Gözlerim başka bir deniz arıyordu. Ama sonra, denizin tam ortasında, bir kayığa oturdum. Sadece rüzgârı, denizin soğukluğunu hissetmeye başladım. Yavaşça suda ilerledim. Yavaşça, sessizce… Hayatın her anını bu kadar içselleştirmeyi becerememiştim. Bu denizin benimle konuştuğunu, duygularıma cevap verdiğini hissettim. Bu, sadece bir yer değil, bir duyguymuş.
Hayal Kırıklığı, Sonra Umut
O an, Geyikli denizinin bana söylemeye çalıştığı bir şey vardı. Belki de benim sürekli peşinden koştuğum o mükemmel an, sadece bir hayaldi. Yani o kadar çok şey bekliyordum ki, her şeyin mükemmel olması gerektiğini düşünmüştüm. Ama deniz bana şunu söyledi: “Hayat her zaman beklediğin gibi olmaz. Ama bu da senin hikâyenin bir parçası.”
Ve ben, o anda, şüphelerimden tamamen sıyrıldım. Geyikli denizi, ne eksikti ne de fazla. O, bana, bir şans verdi. Tüm o hayal kırıklıklarının ardından, içimde minik bir umut filizlendi. Belki de bir şeyin mükemmel olması, beklediğin gibi görünmemesiyle ilgiliydi.
Bazen duygularını tam anlamadan bir yere gitmek gerekir. Belki de bu yüzden Geyikli’ye gitmek zorundaydım. Çünkü kaybolmuş hissettiğimde, denizin bana öğrettikleriyle yüzleşmek istedim. Kimi zaman hayal kırıklığına uğramadan büyüyemeyiz. Ama büyüdükçe, farklı şeylerin değerini anlayabiliyoruz.
Geyikli Denizi: Gerçekten Ne Hissettirdi?
Geyikli’nin denizi, ilk bakışta sıradan gibi görünüyordu. Ama sonra ona bir şans verdim. Her dalga, her esinti, biraz daha büyüdü içimde. Sonunda fark ettim ki, her şeyin eksiksiz olduğu tek an, o anları yaşarken kendimi ne kadar rahat hissettiğimdi. Deniz, aslında beni tüm korkularımdan, hayal kırıklıklarımdan, yalnızlıklardan arındırarak tekrar kendimle tanıştırdı. O sakin sular bana hatırlattı: Gerçekten mutlu olmanın yolu, her şeyin olmasını beklemekten değil, her şeyin olduğu haliyle kabul edilmesinden geçiyor.
Bugün, Geyikli’yi tarif etmeye çalıştığımda, içimde kaybolan o huzuru hissediyorum. Çünkü orada yaşadığım her şey bana gösterdi ki: Gerçek bir deniz, sadece gözle görülen değil, kalbinde duyulan bir şeydir.
Sonuç
Geyikli denizi hakkında anlatabileceğim bir sürü şey var. Ama en nihayetinde deniz, bana hiçbir zaman beklediğim gibi olmadığını gösterdi. Ama yine de, kendimi bulmam için oraya gitmem gerekiyordu. Belki de hayat, bu kadar beklediğimiz değil, beklediğimizin biraz dışında, bizi değiştirecek anlarla doludur. Bu denizin bana öğrettikleri, hayal kırıklığıyla başlar ama umutla devam eder.